İstanbul Kabataş'ta bulunan metro inşaatında bilinmeyen bir nedenle çökme meydana geldi.
Hibya Haber Ajansı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Bugün yiğitlik ve asaletin ruh bulduğu, bereketli topraklarıyla medeniyetlere beşiklik etmiş Adıyaman’ımızda siz kıymetli kardeşlerimizle bir aradayız. Öncelikle Adıyaman’a geldiğimiz andan itibaren bizleri yine bağrınıza bastığınız için hele hele havalimanından şehir merkezine kadar caddenin sağı-solu büyük bir heyecanla, büyük bir aşkla bizi karşılıyordu. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Rabbim muhabbetimizi ve dayanışmamızı daim eylesin. Sizin bir kardeşiniz, bir yoldaşınız olmaktan her zaman şeref duydum. Sizin şu sevginize, şu samimi dualarına mazhar olmaktan daima onur duydum. Bugüne kadar biz de sizin bu teveccühünüze halel getirmedik. Size mahcup olmadık.
Gençler, bizim millete, ülkeye ve Adıyaman’a hizmet etmekten başka bir gayemiz yok. Bizim, insanımızın derdine çare bulmaktan, sıkıntılarına, sorunlarına çözüm üretmekten başka hiçbir amacımız yok.
Biz, yaraları sarmanın derdindeyiz. Biz, taş üstüne taş koymanın, ülkeye ve millete eser kazandırmanın peşindeyiz. Sizler de zaten çok iyi görüyorsunuz. Gece gündüz demeden sizin için çalışıyor, sizi bir an önce güvenli yuvalarınıza kavuşturmak için adeta çırpınıyoruz.
11 ilimizde yapımını tamamladığımız 350 bininci yuvamızın anahtarlarını hep birlikte teslim etmenin gururunu yaşıyoruz. Yeni yuvalarımızın hayırlı olmasını diliyor, Rabbimden hanelerine kavuşan her bir kardeşimizin evine huzur, güven ve bereket vermesini niyaz ediyorum.
6 Şubat tarihinde Adıyaman, gerçekten çok büyük bir acı yaşadı, yıkım yaşadı. 53 binden fazla canımızı, toprağa verdiğimiz asrın felaketinde Adıyaman ile birlikte 11 ilimiz zarar gördü. Bir kez daha deprem şehitlerimize Cenabı Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabrı cemil diliyorum.
Millet ve devlet olarak gerçekten çok zor bir imtihanla sınandık. Dünyada çok az milletin taşıyabileceği büyüklükte devasa bir yükün altından omuz omuza vererek hamdolsun başarıyla kalktık. Ama bu süreçte herkes iyi bir sınav veremedi.
Millet burada can derdindeyken siyasi rant hesabı yapan vicdansızlar çıktı. Devletimiz, tüm imkanlarını seferber etmişken, yüreği yaralı depremzedelerimizi devletimize karşı kışkırtanlar oldu.
Oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizin kapı dışarı atıldığı, aşağılandığı, horlandığı sahnelere şahitlik ettik.
Seçimlerden önce bol bol fotoğraf çektirip bir daha yolları buralara hiç düşmeyen deprem turistlerini gördük. Bedava ev sözü verip, daha sonra kulaklarının üzerine yatan yalancılarla karşılaştık.
Lafa gelince mangalda kül bırakmayanları, medyada ve sosyal medyada hükümet düşmanlığı yapanları, meydanlarda bol keseden atıp tutanları şimdi ne gören var ne duyan var.
Biz ise deprem bölgesini ve depremzedelerimizi hiç yalnız bırakmadık. Buradaki çalışmalardan elimizi bir an olsun çekmedik.
Sizlerin talep ve beklentilerine kulaklarımızı hiçbir zaman tıkamadık. Sadece enkazları kaldırmadık, çok daha önemlisi anka kuşu misali milletçe küllerimizden yeniden doğduk Adıyaman’da doğduğumuz gibi.
Bir yandan kardeşlerimizi yeni evlerine kavuşturuyor, diğer yandan depremden etkilenen tüm şehirlerimizi yeniden ayağa kaldırıyoruz.
Eylül ayında Malatya’da 304 bininci konutumuzun anahtarlarını teslim etmiştik. Bugün de söz verdiğimiz gibi konutlarımızın yüzde 78’ini tamamladığımız 350 bininci yuvamızın anahtarlarını Adıyaman’ımızda teslim ediyoruz.
Depremin üzerinden geçen iki yılda sadece Adıyaman’da 38 bin 157 konut ve iş yerini kardeşlerimize teslim ettik.
Türkiye’nin en büyük ikinci şantiye alanını Adıyaman’ımızda kurduk. İndere’de 5 milyon metrekarelik devasa alanda 16 bin yuvamızı tamamlayarak 100 bine yakın vatandaşımızı içinde güvenle, huzurla yaşayacakları konutlarıyla inşallah buluşturacağız.
Bugün Adıyaman’ımızla birlikte Malatya’mızda 21 bin 760, Hatay’ımızda 11 bin 320, Kahramanmaraş’ımızda 6 bin 523, Gaziantep’imizde 3 bin 834, Şanlıurfa’mızda 644, Elazığ’ımızda 354, Osmaniye’mizde 214, Tunceli’mizde 97, Sivas’ımızda 79, Bingöl’ümüzde 62, Diyarbakır’ımızda 50, Kayseri’mizde 15, Adana’mızda 14 olmak üzere toplam 45 bin 342 yuvamızı daha teslim ediyoruz.
Böylece 11 ilimizde toplam 350 bin 178 bağımsız bölümün anahtarlarını hak sahibi kardeşlerimize takdim etmiş oluyoruz. Hayırlı, uğurlu olsun.
Bugün deprem konutları ve iş yerleriyle birlikte ayrıca Gençlik ve Spor Bakanlığımızın 10 projesini, İçişleri Bakanlığımızın 11 projesini, Milli Eğitim Bakanlığımızın 99 okul yatırımını resmen hizmete veriyoruz. Bunların da hayırlı, uğurlu olmasını diliyorum.
İnşallah yıl sonunda Adıyaman’ımızda 40 bin 993 konut ve 2 bin 580 iş yeri olmak üzere toplam 43 bin 573 konut ve iş yerini deprem bölgemizin tamamında ise 453 bin bağımsız bölümü teslim etmeyi hedefliyoruz.
Biz eserlerimizle konuşuyoruz. Hizmetlerimizle konuşuyoruz. Şunu lütfen hiçbir zaman unutmayınız: Bizim boş işlerle, boş tartışmalarla kaybedecek tek bir saniyemiz yok.
Millete ve memlekete hiçbir hayrı dokunmayan sahte ve sanal gündemler bizim umurumuzda bile değil. Bunu özellikle şunun için söylüyorum: Gençler, ana muhalefetin başında zat, günlerdir hem çok çirkin ifadelerle bizi, yargı mensuplarımızı ve yolsuzluk iddialarının üzerine giden herkesi hedef alıyor.
Muhalif kimliğiyle öne çıkan gazetecileri, sırf hoşlarına giden cümle kurmadılar diye milletin kesesinden besledikleri trol ordularına linç ettiriyor.
Son seçimde beraber kapı kapı gezdikleri, ‘kazanırsak Türkiye’yi uyum içinde yöneteceğiz’ dedikleri eski ittifak ortakları bile bunların öfkesinden kurtulamıyor.
Öyle bir faşizm ki aykırı tek bir söze, fikre, görüşe tahammülü yok. Sözlerine bakıyorsunuz ne nezaket, ne derinlik, ne de tutarlılık var. Hallerine bakıyorsunuz ne olgunluk ne de oturduğu koltuğun hakkını veren bir duruş var.
Her gün bir yalanı ortaya çıkıyor. Her gün çark ediyor. Sürekli geri vitese takıyor. Yalan makinesi mi, ana muhalefetin genel başkanı mı ayırabilene helal olsun. Bunu söyleyince beyefendiler, hemen rahatsız oluyor. İyi de bir partinin genel başkanına o üslup, o dil, o hakaretler hiç yakışıyor mu? Bu ülkenin ana muhalefet partisinin genel başkanı, sokak ağzıyla siyaset yapar mı? Sizler de mecburen bu rezil üsluba maruz kalıyorsunuz.
Oradan oraya sürüklediği CHP’li vatandaşlarımıza her gün üç beş defa konuşuyor. Elinden mikrofon hiç eksik olmuyor. Peki ne dediğini anlayabilen var mı? Ne demek istediğini çözebilen var mı? Yolsuzlukları savunmak dışında yaptığı bir iş var mı? Şimdiye kadar milletin ve memleketin faydasına kurduğu bir cümle var mı?
Suç örgütü yakayı ele verdiğinden bu yana bu muvazeneyi iyice yitirdi. Çıkıyor her gün yargı mensuplarına hakaret ediyor. Sabah akşam birilerini tehdit ediyor. Allah aşkına yargıyı siyasallaştırmanın, hukuki davaları güncel siyasete meze etmenin milletin kesesinden zenginleşenler haricinde kime ne faydası olacak?
Şurası bir gerçek. CHP Genel Başkanının dürüstlükten ve siyasi olgunluktan uzak bu üslubu, en fazla CHP’li vatandaşlarımızı rencide etmektedir. Gazi Mustafa Kemal’in partisinin düşürüldüğü bu kötü durumdan bizim kadar onlar da rahatsız, onlar da şikayetçi. Anlaşılan onlar, bu zatın iş bilmezliğinden yılmışlar, bıkmışlar, usanmışlar. Yani nereden tutsanız elinizde kalan, nereden baksanız hayal kırıklığı yaşatan zavallı, zayıf bir karakterle karşı karşıyayız.
Sınırlarımızın ötesinde bu kadar çatışma ve kriz varken ülkemiz içinde milletimiz bizden sorunlarına çözüm beklerken biz bu zatın yaptıklarıyla, söyledikleriyle çok daha önemlisi söylemeye cesaret edemedikleriyle zerre kadar ilgilenmiyoruz.
Bu şahsın artık iyice gençlerin eğlencesi haline dönüşen garip, komik ve zavallı halleriyle ilgilenmiyoruz. Biz, sadece işimize bakıyoruz. Milletimize verdiğimiz sözleri her ne pahasına olursa olsun tutmaya bakıyoruz. Tüm mücadelemiz, bunun içindir. Tüm gayretimiz, sizleri bir an önce yuvalarınıza kavuşturmak içindir.
Geçtiğimiz günlerde biliyorsunuz 500 Bin Sosyal Konut Projemizi ilan ettik. 10 Kasım’da da başvurular başladı. Maşallah milletimiz, projeye çok yoğun ilgi gösteriyor. Kampanyamız kapsamında Adıyaman’ımıza da 5 bin sosyal konut yapacağız.
Başvurular bittikten sonra temelleri atacak, evlerimizi hızla teslim edeceğiz. Allah’ın izniyle Adıyaman’ımızı da tüm deprem bölgemizi de aziz ülkemizi de çok daha güçlü yarınlara taşımakta kararlıyız.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Kura çekiminde evlerinin anahtarlarını almaya hak kazanan vatandaşlarımızı şimdiden tebrik ediyorum. İnşallah en kısa sürede diğer vatandaşlarımıza da yeni evlerinin anahtarlarını teslim edeceğimizi buradan tekrar ilan ediyorum.
Bütün bu eserlerin, yatırımların ve projelerin ülkemize kazandırılmasında emeği geçen her bir bakanlığımızı kutluyorum.”
Hibya Haber Ajansı
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
“Bugün yiğitlik ve asaletin ruh bulduğu, bereketli topraklarıyla medeniyetlere beşiklik etmiş Adıyaman’ımızda siz kıymetli kardeşlerimizle bir aradayız. Öncelikle Adıyaman’a geldiğimiz andan itibaren bizleri yine bağrınıza bastığınız için hele hele havalimanından şehir merkezine kadar caddenin sağı-solu büyük bir heyecanla, büyük bir aşkla bizi karşılıyordu. Her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum."
Hibya Haber Ajansı
İçişleri Bakanı Yerlikaya, Manisa Bölge Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü kadrosunda görevli polis memuru Ali Barut’un görevliyken geçirdiği trafik kazası sonucu şehit olduğunu bildirdi.
Yerlikaya, “Milletimizin başı sağ olsun. Şehidimize Allah'tan rahmet; ailesine, kahraman Emniyet Teşkilatımıza ve milletimize başsağlığı diliyorum. Şehidimizin makamı ali olsun.” ifadelerini kullandı.
Hibya Haber Ajansı
Yerel basında yer alan haberlere göre, Şam’ın Mezze bölgesinde birkaç patlama meydana geldi. Patlama sonucu ölü ve yaralıların olduğu belirtildi.
Yaralıların sayısı veya durumları hakkında henüz detaylı bilgi bulunmuyor.
Suriye devlet haber ajansı SANA’nın, “Şam’ın Mezze bölgesinde bir patlama meydana geldiğini” doğruladığı ve yetkililerin olayın niteliğini belirlemek için çalışmalarını sürdürdüğünü bildirdiği aktarıldı.
Hibya Haber Ajansı
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından bazı satır başları şöyle:
"Uluslararası İnsan Hakları Konferansı ve Yankılar Sergisi’nin açılış töreni münasebetiyle sizlerle bir arada olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum.
Uluslararası İnsan Hakları Konferansı ve Yankılar Sergisi'nin açılış töreni münasebetiyle sizlerle bir arada olmanın bahtiyarlığını yaşıyorum. Dersaadet'in gönüllere huzur veren bu manevi ikliminde çok anlamlı bir program vesilesiyle siz değerli dostlarımızla beraberiz.
Yankılar: Şule Yüksel Şenler ve Malcolm X'in Mirasını Yaşatmak" başlıklı bu kıymetli sergiyi tertipleyen Şule Yüksel Şenler Vakfı'mıza, Dr. Betty Shabazz Merkezi'ne, organizasyonda emeği geçen her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum. İnsan hakları, adalet ve özgürlükler noktasında çok güçlü iki sesin, Şule Yüksel Şenler ile Malcolm X'in verdikleri mücadeleyi anlatan Yankılar Sergimizin ülkemiz, İslam alemi ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Arşiv fotoğrafları, belgeler, ses ve video kayıtlarının yanı sıra yapay zeka destekli yenilikçi sanat etkinliklerinin de yer alacağı bu sergi, çağları aşan onurlu bir hak ve adalet arayışının İstanbul'daki yankısını teşkil edecektir. 27 Kasım'a kadar devam edecek bu anlamlı sergiyi tüm vatandaşlarımızın, bilhassa da genç kardeşlerimizin ziyaret etmesini son derece önemli buluyorum.
Kendilerinden önce hangi zorlukların çekildiğini, sırf düşüncelerinden ötürü masum insanların hangi baskılar, hangi zorbalıklarla karşı karşıya geldiklerini gençlerimiz burada çok net bir şekilde görebilecektir. Ziyaretçiler, iki büyük şahsiyetin hak ve özgürlük mücadelesinde, iki anıt ismin tüm zorluklara rağmen neleri başarabildiğini, dikenli yollarda nasıl cesurca yürüyebildiklerini çok yakından müşahede edecek.
Bu vesileyle, eserleriyle, fikirleriyle, yaşantısıyla, hepsinden de öte, zor zamanda sergilediği dik ve dirayetli duruşuyla başta şahsım ve kıymetli eşim Emine Erdoğan dahil milyonlarca insanın hayatına dokunan Şule Yüksel Şenler Hanımefendi'yi rahmetle, minnetle ve elbette özlemle yad ediyorum.
Onun aziz hatırasını yaşatan, yeni nesillere Şule Yüksel Şenler bilincini aşılayan vakfımızı ayrıca tebrik ediyorum. Aklıselim, kalbiselim, zevkiselim sahibi bir nesil yetiştirmek arzusuyla, gerek eğitim, kültür, sanat, aile, kadın, çocuk ve sağlık alanlarında yürüttüğü faaliyetlerle, gerekse farklı başlıklarda düzenlediği seminer, sergi ve konferanslarla Şule Hanım'ın mirasına sahip çıkan vakfımızın çalışmalarını takdirle takip ediyorum.
Kendi ifadesiyle anneleri fetih neslinin yetiştiricisi olarak gören Şule ablamız, bir eserinde eğitim ve aileye ilişkin şu cümleleri kuruyordu: "İmanlı ve güçlü nesillerin yetişmesi için dini, milli ve ahlaki terbiye ve eğitime son derece ehemmiyet verilmelidir. Bu terbiye evvela ailede başlar. Ailede ise bu eğitim daha çok anneye düşmektedir."
Eğitim ve kültür sahasındaki faaliyetlerini işte bu anlayışla sürdüren vakfımızın, geçen hafta Milli Eğitim Bakanlığımızla imzaladığı protokolle bütün bu çalışmalarını yeni bir merhaleye taşıdığını görüyoruz. Protokol kapsamında 81 ilimizde 81 okul kütüphanesi, 11 deprem şehrimizde ise 28 eğitim ve meslek atölyesi kurulacak. Ayrıca içinde bulunduğumuz eğitim öğretim yılında 15 bin öğrencimize kırtasiye desteği sağlanacak. Kendilerini tebrik ediyor, Şule Yüksel Şenler Vakfı'nın tüm mensuplarına yürekten başarılar diliyorum.
Diğer taraftan ortaya koyduğu mücadeleyle tüm dünyada hafızalara kazınan, zulme rıza göstermeyip adaletin sesiyle haykıran şehit Malik el-Şahbaz'ı, yani Malcolm X'i de yine rahmetle, hürmetle anıyorum. Merhum Malcolm X de baskılara aldırmadı, tehditler karşısında yılmadı, zorbalara ve zorbalıklara boyun eğmedi. Ayrıntıcılığın kurumsallaştığı bir dönemde karizmatik ve cesur kişiliğiyle ırkçılığa meydan okudu, eşitsizliğe baş kaldırdı. Merhum Malcolm X, doğruları seslendirmenin cesaret gerektirdiği bir dönemde şöyle haykırıyordu: "Ben gerçeğin peşindeyim. Kimin söylediği önemli değil. Ben adaletin peşindeyim. Kim için veya kime karşı olduğu önemli değil."
Yaşadıkları çağa mühürlerini vuran her iki ismin de ortak özelliği şuydu; Şartlar ne kadar çetin olursa olsun, zulüm kimden gelirse gelsin, hakkı ve hakikati son nefesine kadar savunmak, inandıkları yoldan asla sapmamak, dönmemek, ayrılmamak. Aralarında binlerce kilometre mesafe vardı ama her iki isim de vicdan ve adaletin, hak ve hakikatin farklı coğrafyalardaki gür ve mağrur sesi oldu. Dikkat ediniz, o cesur sesler gök kubbede öyle güçlü bir makes buldu ki yankıları bugün bile duyulmaya, hissedilmeye devam ediyor.
Gönüllerimizin sultanı, hayat ve hidayet rehberimiz Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmuştu; "Allah'a yemin olsun ki bu davamı terk etmem karşılığında sağ elime güneşi, sol elime de ayı koysalar, Allah'ın dinini güçlendirinceye veya bu yolda canımı verinceye kadar asla bundan vazgeçmeyeceğim." İşte bu örnek duruşu hayatlarının merkezine yerleştiren, bu uğurda çile çeken ve bedel ödeyen her iki isim, hiç tartışmasız hem kalplerdeki hem de tarihteki yerlerini almışlardır. İnşallah ebediyen hayırla, şükranla, büyük bir hürmetle hatırlanacaklardır. Rabbim onlardan razı olsun. Bizi de onların gittiği yoldan, bu kutlu güzergahtan ayırmasın diyorum.
Türkiye'de bütün uyuyanları uyandırmaya bir şule, bir ışık, bir alev yetmiştir. Tabii onun bu gayreti vesayetçilerin dikkatini çekmiş, o da Üstat Necip Fazıl ve daha nice fikir ve aksiyon insanı gibi bugün bize özgürlükten dem vuran faşist odakların radarına girmiştir. Gazete manşetlerinden hedef alınmış, sayısız takibata uğramış, kara listelere adı büyük harflerle yazılmıştır. Şuraya özellikle dikkat çekmek istiyorum: Eğer dikkat etmezseniz, gazeteler mazlumlardan nefret etmenizi, zalimleri ise sevmenizi sağlar.
Malcolm X'in işaret ettiği bu tehlike, milletimizin ve Şule Yüksel Şenler'i sevenlerin basiret ve ferasetiyle bertaraf edilmiş, kimin haklı, kimin mağdur olduğu o günlerde bile çok net bir şekilde görülmüştür. Şule Yüksel Şenler ablamız defalarca tehdit edilmiş, evi kundaklanmış, konferanslarına bomba ihbarları yapılmıştır. Ama o, hapse mahkum edildiği dönemde bile davasından taviz vermemiş, devrin eli sopalı müstekbirlerine boyun eğmemiş, fikrin surlarına iman ve mücadelenin sancağını dikmiştir.
Onun duruşunu anlamak için burada bir noktanın altını çizmek istiyorum. Şule ablamız için çıkarılan özel af ile Bursa Cezaevi'nden tahliye olması gündeme gelince, ona bu zulmü reva görenlere cevabı şu olmuştu. Özellikle sevgili gençlerimizin buraya dikkat etmesini rica ediyorum. Salonda olanlar veya olmayanlar, ekranları başında bizi izleyenler, buraya dikkat. Şule ablamız şunu söylemişti; "Suçsuzun affedildiği nerede görülmüş? Ben kanunlara riayet eden bir fert olarak mahkumiyetimi devam ettiriyorum. Dışarı çıkmayı reddediyorum. Benim buradan ancak cesedimi alırsınız." Ve devamında dört duvar arasında kaleme aldığı "Hür Mahkumdan Mahkum Hürlere" adlı şiirinde kendisini sevenlere şu mısralarla seslenmişti; "Değil mi ki müminim, baş eğmem zalime. Zalimin zulmü vardır. Hak yolunda aleme. Zindanda olsam dahi görünür bana cennet. Şeref duyun kardeşler, acımayın halime.
Malcolm X haksızlıkların son bulması için canı pahasına mücadele etmiştir. Amerikalı siyahilerin yükselen sesi, ötekileştirilen milyonlarca insanın gül sedası olmuştur. O da birilerini rahatsız etmiş, öfkeleri üzerine çekmiştir. Onun da evi kundaklanmış, o da defalarca hedef alınmış ve 40 yaşındayken maalesef bir suikastle aramızdan ayrılmıştır.
Biz yarım asrı bulan siyasi hayatımızda bize olan güveni asla boşa çıkarmadık. Dik durduk ancak diklenmedik. Başörtüsü yasakları başta olmak üzere en zorlu engelleri aşmayı başardık. Arakan'dan Gazze'ye, nerede bir mazlum varsa yarasına koştuk. Hakkı savunacak, hakkın hatrını gözetmeye devam edeceğiz."
Hibya Haber Ajansı
Sosyal medya kullanıcıları, söz konusu paylaşımı “provokatif” ve “saygısızlık” olarak nitelendirerek tepkilerini dile getirdi.
Türk Hava Kuvvetleri’ne ait C130 tipi askeri kargo uçağının düşmesinin ardından Yunan Hava Kuvvetleri’nin (HAF) resmi X hesabından yapılan bir paylaşım sosyal medyada tartışmalara neden oldu.
HAF’ın hesabından “Günün Fotoğrafları! #C130 #C27 #SuperPuma” notuyla paylaşılan gönderide, C130 tipi askeri kargo uçaklarının fotoğraflarına yer verildi.
Paylaşımın, Türkiye’de yaşanan kazanın hemen ardından yapılması kamuoyunda tepki toplarken, sosyal medya kullanıcıları gönderiyi “zamansız” ve “provokatif” olarak nitelendirdi.
Tepkilerin ardından Yunan Hava Kuvvetleri’nden taziye mesajı
Tepkilerin büyümesinin ardından Yunan Hava Kuvvetleri, paylaşımı silerek aynı hesap üzerinden taziye mesajı yayımladı. Ancak kurum, taziye mesajını paylaşmadan önce önceki gönderisini herkese yoruma açarken, yeni paylaşımın ardından yorumları kapattı.


Hibya Haber Ajansı
Bu web sitesi, deneyiminizi iyileştirmek için çerezler kullanmaktadır. Bunu kabul ettiğinizi varsayacağız, ancak dilerseniz devre dışı bırakabilirsiniz. Kabul et Daha fazla Bilgi